Momento Blog
Yaşam boyu hepimizin karşılanması gereken bir takım duygusal ihtiyaçları vardır. Bunlardan biri de gerçekçi sınırlar ve özdenetim ihtiyacıdır
Sınırlar kim olduğumuzu ve kim olmadığımızı tanımlamaktadır. Neye sahip olduğumuzu ve nelerden sorumlu olduğumuzu belirlememizi sağlamaktadır. Aynı zamanda iletişimdeki kişinin belirlediği isteklerini, ihtiyaçlarını ve tercihlerini ifade ettiği şeylerdir sınırlardır. Sınırlar, sorumluluk almayı, güvende hissetmeyi, neden-sonuç ilişkilerini anlamayı ve duygusal dengeyi kurmayı sağlamaya yardımcı olmaktadır.
Sınırlar yaşamın farklı aşamalarında şekillenmektedir. Çocukluk döneminde ebeveynlerin koyduğu fiziksel sınırlarla başlayan şekillenme süreci, çocukların kendi tercihlerini ifade etmesiyle kişisel sınırların oluşumu devam etmektedir. Duygusal sınırlar ise hissettiklerimizin doğal ve kabul edilebilir olduğunu görmemizle şekillenmektedir.
Fiziksel sınırlar, bedenimizi ve kişisel alanımızı korumamızla ilişkiliyken kişisel sınırlar, tercihlerimizi, kararlarımızı ve değerlerimizle ilişkilidir. Duygusal sınırlar ise hissettiklerimizin doğallığını ve kabul edilebilirliğiyle ilişkilidir.
Sağlıklı olan sınırlar konusunu anlatacaksak ilk sağlıklı olmayan sınırları bir somut halini anlatmakta yarar vardır. Bir ev düşünelim, etrafında hiçbir güvenlik önlemi olmayan herkesin girip çıkabildiği bir ev ve bir taraftan da etrafının kalın ve upuzun surlarla çevrili, güvenlik önlemlerinin sağlam alındığı ama geleni gideni kabul etmeyen bir ev düşünelim. Bu iki ev tasviri muhtemelen herkesin düşündüğü gibi normal olmayan yönleri olan evler, bir şeylerin ters gittiğini bize söyler. İki de bize sınırlar konusu hakkında bazı ipuçları verebilir. 1. evde sınırların olmadığını ve muhtemelen bu evde büyüyen ve yetişen biri sadece kendine odaklı bir hayat tarzı seçebilir. Başkalarının hissettikleri, düşündükleri onun gözünde pek bir önemi olmayabilir, ev tasvirini hatırlayacak olursak evin önündeki uçsuz bucaksız bahçeleri, yolları hep kendisinin bilebilir, çünkü ebeveyni buna izin vermiştir. bir rol modeli tarafından sınırları koyulmadığı, bir başka anlamda gidebileceği sağlıklı yollar, rotaları bilmediği için kendi yapabileceklerini, kapasitesini bilemeyebilir. Çocukken belli sınırlar kendisine konulmadığından da ileride sınırlara tahammülsüz birisi olabilir.
2. evde ise sınırlar katı bir şekilde konulmuştur. Upuzun ve kalın surlar gerçekten de böyle bir evde büyüyen çocuğun zihninde çizilmiştir. Ve hayatı boyu bu surlar kararlarında, hayallerini gerçekleştirirken, isteklerini gerçekleştirirken, alıp almadığı şeylerde karşısına çıkacaktır. Bu çocuk ebeveyninin, çevrenin istedikleri doğrultusunda bir yaşantı yaşayabilir. Kendi istedikleri konusunda bilgisi yoktur, çünkü onun istediklerini, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını keşfedecekleri alanları yoktur.
Peki sınırlar bu 2 ev tasviri gibi olmayacaksa nasıl olmalıdır?
Bu ev; şüphesiz ki yeterince güvenlikli, istediğimiz insanları, nesneleri, durumları, olayları, cevapları evimizin sınırına alıp almayacağımıza karar verdiğimiz, yani yeterince sınırlarımızın, sağlıklı sınırlarımızın olduğu bir ev olacaktır.
Peki neden sınırları çizmekte zorlanıyoruz? Neden 3. tasvirdeki evi değil de daha çok 1. ve 2. tasvirdeki ev bize tanıdık geliyor? Bunun birden fazla sebebi olabilir, buradaki önemli soru belki de 'Hayır' dersen ne olacağını düşünüyorsun?" Sorusudur. Mesela:
*Hayır dersem karşımdaki kırılır.
*Hayır dersem onu üzerim.
*Hayır dersem beni bir daha sevmez
*Hayır dersem bencil durumuna düşerim.
*Hayır dersem başkalarının dırdırlarını, konuşmalarını, savunmalarını dinlemek zorunda kalırım, en iyisi hayır diyeyim.
Bu ve bu gibi hangi cümleler sizin kendinize ve etrafınızdakilere sınır koyamamanıza neden oluyor?
Bu konuda bir başka düşüneceğimiz soru:
**Başkalarının istediklerinden ziyade ben ne istiyorum, ben ne hissediyorum?'
Çünkü kendi istediklerini bilen biri başkalarının isteklerine de saygılı olup sınır çizmeyi öğrenecektir.
Kendimizi yeterince tanımadığımızda; neyi sevip sevmediğimizi, neden hoşlanıp hoşlanmadığımızı bilemeyiz ve başkalarının bizim yerimize aldığı kararlarla hareket etmeye başlarız.
Sevgilerle.
Klinik psikolog Merve TOK KAĞIT
Stajyer psikolog Ebrar ELBİRLİK