Momento Blog
Başarısızlığı anlamadan önce başarının ne olduğu olduğunu kavramamamız, anlamamış gerekir. Başarıyı genel olarak ‘bir işi belirli bir süre içinde istenilen biçimde bitirmek, hedefe ulaştırmaktır. Etrafımızda, çevremizde yüzlerce binlerce insanlar var her birinin ulaşmak istediği varmak istediği hedef çok farklıdır. Öyleyse biri için başarı diğer kişi için başarısızlık olabilir.
Başarısızlık Duygusunun Kaynağı: Geçmişten Gelen İnançlar
Başarısızlık duygusunun kökenleri genellikle çocukluk dönemine dayanır. Çocukluk yıllarında ebeveynlerden, öğretmenlerden veya diğer otorite figürlerinden alınan mesajlar, bireyin öz-değer algısını derinden etkileyebilir. Baumeister ve Tice (1990) gibi araştırmacılar, çocukluk döneminde maruz kalınan eleştirilerin ve olumsuz geri bildirimlerin, yetişkinlikte kalıcı başarısızlık inançlarına dönüşebileceğini belirtmiştir. Örneğin, bir çocuk sürekli olarak “Daha iyisini yapabilirsin” veya “Bu kadar zor mu?” gibi ifadelerle büyüdüğünde, zamanla kendisini yetersiz ve başarısız hissetmeye başlayabilir. Bu tür mesajlar, çocuğun zihnine kazınarak ileride her başarısızlıkta tekrarlanan içsel bir ses haline gelebilir.
Ebeveyn Tutumları Bugünü Nasıl Etkiler?
Ebeveynlerin eleştirel ve mükemmeliyetçi tutumları da başarısızlık inançlarını pekiştirir. Frost ve Marten (1990), mükemmeliyetçi ebeveynlerin çocuklarının, başarıyı sevgi ve kabul görmek için bir şart olarak öğrenebileceğini belirtmiştir. Bu çocuklar, ne kadar çabalasalar da kendilerini yeterince başarılı hissetmeyebilirler. Ebeveynlerinden takdir görmeyen. Ebeveynlerin çocuklarını sürekli olarak daha iyisini yapmaya zorlaması, onların hiçbir zaman yeterli olmadıkları inancını geliştirmelerine neden olabilir. Ellis ve Harper (1975) gibi bilişsel psikologlar, bireylerin çocuklukta maruz kaldıkları eleştirilerin, ilerleyen yaşlarda benlik algısını şekillendiren kalıcı inançlar haline gelebileceğini vurgulamıştır. Örneğin, sürekli “Neden daha iyisini yapmadın?” gibi eleştirilere maruz kalan bir çocuk, her başarısızlıkta ebeveynlerinin sesini kendi iç sesi olarak duymaya başlar.
Başarısızlık duygusunu tetikleyen bu inançlar, kişinin günlük yaşamında karşılaştığı zorluklarla başa çıkma becerilerini de etkileyebilir. Seligman’ın (1972) “Öğrenilmiş Çaresizlik” teorisi, bireylerin sürekli başarısızlık ve eleştiriyle karşılaştıklarında, gelecekte de başarılı olamayacaklarına inanmalarına yol açabileceğini öne sürer. Örneğin, çocukluk döneminde başarısızlıkları sürekli olarak vurgulanan bir birey, yetişkinlikte yeni bir iş fırsatı ya da ilişki gibi olumlu bir durumla karşılaştığında dahi, kendini yetersiz hissedebilir ve potansiyelini kullanmaktan çekinebilir. Bu durum, kişinin kendini geliştirmesini engellerken, başarısızlık döngüsünü de sürekli hale getirir. Örneğin, her adımı eleştirilen bir çocuk, zamanla çaba göstermeyi bırakabilir ve baştan başarısız olacağını düşünerek yeni bir şey denemekten kaçınabilir. Bu durum, başarısızlık hissinin kalıcı hale gelmesini ve kişinin kendini yetersiz hissetmesini güçlendirir.
Travmatik Deneyimler Bugün Başarısız Hissetmeme Nasıl Neden Olur?
Geçmişten gelen başarısızlık inançları, çoğu zaman travmatik deneyimlerle iç içe geçmiştir. Travma, genellikle fiziksel şiddet ya da istismar olarak düşünülse de duygusal travmalar da bireyin öz-değer algısında derin yaralar açabilir. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan eleştirel ebeveynlik, duygusal ihmal ve sürekli yetersizlik hissi yaratan deneyimler, duygusal travmanın gizli fakat etkili bir biçimde ortaya çıkmasına neden olur
Bu tür travmalar, bireyin beyninde kronik stres ve endişe yaratarak, başa çıkma mekanizmalarını zayıflatır. Örneğin, ebeveynlerinden sık sık eleştiri veya reddedilme yaşayan bir çocuk, kendisini her zaman eksik ve yetersiz hissedebilir. Bu tür deneyimler, nörobiyolojik olarak beynin amigdala ve hipokampus bölgelerini etkileyerek, tehdit algısını artırır ve kişinin olumsuz düşüncelere eğilimli olmasına neden olur (Teicher et al., 2002). Bu da kişinin gelecekteki başarılarını ve potansiyelini sürekli olarak sorgulamasına, hatta küçük hatalarda bile yoğun başarısızlık duygusu hissetmesine yol açabilir. Örneğin, çocuklukta annesinden yeterli sevgi ve kabul görmeyen bir birey, yetişkinlikte her türlü eleştiriye aşırı hassas hale gelebilir ve bu eleştirileri kişisel bir yetersizlik olarak algılayabilir. Bu yetersizlik algısıyla kendilerini ağır, sert eleştirir.
Başarıyla ilişkiyi travmaları olmayan yetişkinin aksine bireyde daha sert daha ağır bir şekilde kendilerini eleştiriler. Çünkü o muhteşem yapmalıdır her şeyi planlamalıdır başarısız olma ihtimali yoktur. Peki neden bu bireyler için başarı ve başarısızlık bu kadar katlanılamaz bir duygu içinde yaşarlar? Diğer kişiler tarafından ‘’ başarılı insan’’ kategorisine girmelerine rağmen onlar için kendilerini böyle değerlendiremezler? Onlar için başarı farklı bir şey midir? Nasıl kişilerdir?
Mükemmeliyetçi kişiler nasıl kişilerdir?
Kişinin aşırı yüksek performans standartları oluşturması, kusursuzluk için çabalaması ve kendi davranışlarını değerlendirirken aşırı eleştirel olması eğilimidir. Bu kusursuzluğa ulaşmak için, belirlediği başarıya sahip olmalı, bu doğrultuda herhangi bir eksik olmamalı ufacık bir pürüz bile onlar için başarısızlık olarak nitelendirilebilir.
Mükemmeliyetçi kişiler kendilerini neden başarısız hisseder
- Yüksek standartlar belirleme
- Kusursuz olma isteği
- Başarılardan tatmin olamama
- Hata yapmaya karşı küçük tolerans
- Dıştan gelen onaya sürekli ihtiyaç duyma
- Sürekli kıyaslama halinde olma
- Çevresindeki her şeyi kontrol etme ihtiyacı
- "ya hep ya hiç" düşüncesi
Bunlardan bazılarıdır. Her insan zaman zaman kendini başarısız hedeflerine yaklaşamadığı için kendine öfke, hayal kırıklığı yaşar. Bu yaşanılan duygular gayet olağan hislerdir olması gerekendir. Fakat mükemmeliyetçi kişilerde kendilerine karşı acımasız, sert, kuralcı oluşları tatmin olmayışları yeri geldiğinde onları yıpratıp çoğu şeyi yapmaktan alıkoyabilir. Sizin de aynı sorunlarla hayatınızı zorlaştırdığını düşünüyor ve desteğe ihtiyacınız olduğunu, hayatınızı kolaylaştırmak için Momento Psikoloji olarak yanınızdayız.
Uzman Klinik Psikolog Merve TOK KAĞIT
Stajyer Psikolog Fatma SIĞINÇ